6 Ekim 2016 Perşembe

TOKAT-ALMUS-AMASYA GEZİSİ

Çalıştığım okulun bir projesiyle 2013 Nisan ayında Tokat yollarına düştük.Projemiz Okulumuz Maltepe Dumlupınar İlköğretim  Okulu öğrenci, veli ve öğretmenleri işbirliği ile kırtasiye, giysi,ayakkabı vb.. yardım malzemeleri toplandı ve Tokat Almus'ta Yatılı Bölge okulu kardeş okul seçilerek, yardım malzemelerini götürmek için okul aile birliği ve öğretmenler yola çıkıldı.Amaç güzel ve çok heyecanlıydık..Yaklaşık 10-11 saat yolculuk sonucu sabah erken saatlerde Tokat Öğretmen evine ulaştık.Gece konaklamak için buradan yer ayırtmıştık.Kahvaltımızı burada yaptık..Yanımızda bol miktarda kahvaltı malzememiz olmasına rağmen, ayrıca Tokat'a ait Tokat Yağlısı denilen bir tür çörek de soframızda yerini aldı.Gerçekten çok lezzetliydi.Yolunuz Tokat'a düşerse mutlaka deneyin derim.

Kahvaltıdan sonra Tokat'ın içinde küçük bir tur gerçekleştirdik. Tokat'ın böyle tarihi güzel bir Anadolu şehri olacağını düşünmemiştim ama, Saat Kulesi, Taşhanı, Taşbasma örtüleri,Pekmezi,Ballıca Mağarası ve yöresel lezzetleriyle açıkçası çok beğendim.Bu kadar beklemiyordum..Tokat Hakkında kısaca bilgi vermek istiyorum. Tokat eski adıyla Bizans dönemi adıyla Komanaİran dönemi adıyla Kah-CunSelçuklu Devleti döneminde Dar Ün-Nusret,Moğollar döneminde Sobaru adlarıyla da bilinen ve Karadeniz Bölgesi'nde yer alan ilimizdir.
 Öğretmen evinden şehir merkezine yürürken sağımızda Tokat Müzesi'ni görüyoruz.Biz Müzeye giremedik ama müze hakkında biraz bilgi vermek istiyorum.Mayıs 2012 tarihinden itibaren Arastalı Bedesten Tokat Müzesi olarak kullanılmaktadır. Arastalı Bedesten, İstanbul Kapalıçarşı'nın bedesten bölümünü anımsatmaktadır. Müze arkeolojik ve etnografik eserlerin sergilendiği iki bölüme ayrılır. Müzeyi tekrar geldiğimde mutlaka gezeceğim.
Sol tarafta yine Tokat Kalesini görüyoruz.İlk yerleşimcileri kim olduğu bilinmeyen yapının bilinen geçmişine bakıldığında en eski yerleşimcilerinin Komana Pontika'dan göçen Hristiyan gruplar olduğu bilinmektedir. İnşasının ardından uzun yıllar Doğu Roma İmparatorluğu'nun elinde kalan kale 1074 yılında Danişmend Gazi tarafından ele geçirilmiş ve Büyük Selçuklu Devleti kaleye hakim olmuştur.Selçuklular'dan sonra Osmanlı İmparatorluğu hakimiyetine giren kale Selçuklu ve Osmanlı döneminde onarım görmüş, özellikle savunma amaçlı kullanılmıştır.
Şehir merkezinden kalenin görünümü
Küçük şehir turundan sonra ALMUS'a doğru yola çıktık. Öncelikle Almus'taki Cumhuriyet Yatılı Bölge İlköğretim Okulundaki öğretmen ve öğrencilerle tanışmak ve öğrenciler için  getirdiğimiz  yardımları teslim etmekti. Almus; Tokat il merkezine 34 km uzaklıkta ve baraj gölüyle bilinen bir ilçesi.Önce okula gidiyoruz.Çevre köylerden gelen öğrencilerin yatılı kaldığı bir okul.
Öğrenciler hepsi çok tatlılar ve Anadolu'nun misafirperverliğine sahipler.Okulun öğretmenleriyle tanışıp, öğrencilere hediyelerimizi sunduk..Bizim için farklı bir deneyim ve mutluluk oldu.


Okulda törenimiz bitince sıra  Almus'u keşfetmeye gelmişti.Önce Almus baraj gölü  ve kıyılarını çevreleyen çam, kayın, gürgen ve meşe ormanlarını görmeye gittik.
Genel çevre turundan sonra Merhum Vali Recep Yazıcıoğlu'nun Tokat Valiliği yaptığı  yıllarda Almus Baraj Gölüne hakim konumdaki Tufantepe'ye yaptırmış olduğu Vali konağını görmeye gittik.


Konum olarak Vali Konağı güzel bir yerde ama bakımsız kalmış, çürümeye terk edilmiş.Baharın etkisiyle doğa yeni canlanmış ve ağaçlar çiçek açmış..Burada biraz vakit geçiriyoruz.

Almus Baraj Gölünde doğal olarak yetişen sazan türleri ve yayın gibi balıklar yanında, çiftliklerde yetiştirilen alabalık yetiştiriliyormuş. Gölün çevresinde ayrıca çadırlı kamp yapmaya uygun alanlarda varmış.Biz de gölde yetişen Alabalığın tadına bakmaya gidiyoruz. Göl kenarındaki bir tesis de kiremitte alabalığımızı afiyetle yiyoruz. Üzerine de semaverde çay çok iyi gidiyor.


Yemekten sonra tekrar Tokat merkeze geceleyin kalacağımız Öğretmen evine gidiyoruz.Akşam Tokat'ın Taşhanı'na giderek küçük bir akşam gezintisi de yapıyoruz.
Taşhan;Türkiye'nin en güzel beş hanından biri olan 
Taşhan, 1626-1632 yıllarında inşa edilmiş bir 
Osmanlı eseridir.Han akşam saatlerinde güzel
 ama içinde taş basma örtüler ve hediyelik satan 
dükkanlar kapalı idi. Biz de alışverişimizi sabaha
 bırakarak Öğretmen evinin yolunu tuttuk.
Sabah erkenden kahvaltımızı yaparak  alışverişe çıktık
.İlk durağımız Taşhan oldu.Oradan taşbasma bandana,
 eşarp, masa örtüsü ve elbise aldım.
 
Taşhan'dan sonra Pekmezinden, ve asma yaprağından almak için çarşısına gidiyoruz.Çarşı görülmeye değer. Tarihi dükkanlarda Yöreye özgü lezzetler bulabilirsiniz.Alışverişten sonra tarihi saat kulesini görmeye gidiyoruz.Saat Kulesi; 2. Abdulhamit'in tahta çıkışının 25. yıldönümü şerefine 1902 de yaptırılmış ve yüksekliği 33 metreymiş.
Saat Kulesinden sonra Pazar ilçesinde bulunan Mahperi Hatun Kervansarayı'na gittik. 
Tokat ili Pazar ilçesi çıkışında , Ballıca Mağarası yolu üzerinde  bulunan bu kervansarayı Sultan I.Alâeddin  Keykubat’ın eşi Mahperi Hatun 1238–1239 yılında yaptırmıştır. ( Selçuklular dönemi)



Kervansaraydan sonra Ballıca Mağarasının yolunu tutuyoruz.Ballıca Mağarası:Dünyanın en  büyük mağaraları arasında yer alan Ballıca, oluşumu 4 milyon yıl önce başladığı tahmin      edilmektedir.Mağara yaklaşık 680 metre uzunluğunda 90-95 metre yüksekliğindedir. Mağara 5 kat ve 8 salondan oluşmaktadır ve bazı bölümlerde oluşum devam etmektedir.




Mağara soğan görüntüsündeki sarkıtlar ile dikkat çekiyor.Şimdiye kadar gezdiğim mağaralar arasında en etkileyici olanı..Mağaradan çıkarak, seyirlik alanı bulunan yerde biraz vakit geçirdik.
Artık Tokat'ta gezilecek yerler bitmiş ve sıra Amasya'ya gelmişti. Aracımıza binerek Amasya'ya doğru yola çıktık.Osmanlı şehzadelerinden bir çoğunun ilk eğitimini aldığı ve devlet yönetimini öğrendiği yer olması nedeniyle "Şehzadeler şehri" olarak bilinen ilimiz Amasya'dır.
Amasya da önce bizi Ferhat ile Şirin heykeli karşıladı.
 Ferhat ile Şirin'in ölümlerini betimleyen büyük bir heykel de Ferhat Dağı'na dikilmiş. Ferhat'ın Şirin'e kavuşmak için şart koşulduğu dağı delerek su getirmesi Amasya da geçmiştir.Burayı gördükten sonra Şehrin içine girdik.



Amasya:Amasya,yedi bin yılın üzerindeki eski tarihi boyunca krallık başkentliği yapmış, şehzadelerin eğitim gördüğü bir belde olmuştur. Kurtuluş Savaş'ının başlangıç temelleri de Amasya’da atılmıştır.Amasya Genelgesi ulusal egemenliğe dayanan, tam bağımsız Türkiye Cumhuriyetinin temellerini oluşturan ilk kuruluş belgesi olması nedeniyle Türk tarihinde
 ayrı bir yeri ve önemi vardır. Yeşilırmak kenarına sıralanmış tarihi evler şehre ayrı bir güzellik katıyor. Oldum olası bir şehirde Deniz,ırmak ya da göl varsa o şehre farklı bir hava kattığını ve güzelleştirdiğini düşünüyorum. Yeşilırmak kenarına kurulmuş olan kordon boyu yürüyüş yapmak
 ve vakit geçirmek için çok güzel görünüyordu. Şehri yeşilırmak üzerinde fotoğrafladık.
Sonra da Yalı boyu evleri dizisindeki en güzel konak olan Hazeranlar Konağını görmeye gittik. Osmanlı döneminin en zarif sivil mimari örneklerinden birisidir. Konak Defterdar Hasan Talat Efendi tarafından kız kardeşi Hazeran Hanım adına 1872 yılında yaptırılmıştır.




Konağın içini gezdikten sonra Kaya mezarlarına çıkan merdivenlere doğru yürüyoruz.Kral Kaya Mezarları:Amasya Kalesi eteklerinde düz bir duvar misali dikine uzanan kalker kayalara oyularak yapılmış olan 5 adet mezar, yapıları ve mevkileri itibariyle ilk bakışta dikkati çekmektedir. Çevreleri oyularak ana blok kayadan tamamen ayrılmışlar ve kaya bloklarına merdivenlerle bağlanmışlardır. Vadi içerisinde irili ufaklı toplam 18 adet kaya mezarı bulunmaktadır. Amasya’da doğan ünlü coğrafyacı Strabon’un (M.Ö. 63-M.S. 5) verdiği bilgiye göre kaya mezarları Pontus krallarına aittir.Burası aynı zamanda tepeden Amasyayı tepeden görme imkanı da sunuyor. Kaya mezarlarına müze kart ile girebilirsiniz.



 Kalenin eteklerindeki kaya mezarlarından tarihi yalı evleri, Yeşilırmak ve II.Beyazıd Külliyesini tepeden görme imkanı da sağlıyor.Sonra tekrar merkeze doğru merdivenlerden indik.Amasya'ya özgü mağnet ve hediyelikler aldık.
 Alışverişten sonra bahçesinde tarihi çınar ağaçları ile yan yana duran Sultan II. Bayezıt Külliyesi gittik. Sultan II. Bayezıt adına 1485-86 yılında yaptırılan külliye; cami, medrese, imaret türbe ve şadırvandan oluşmaktadır. XV. yüzyılın son çeyreğinde yapılan, yan mekanlı (L planlı) cami mimarisinin gelişmiş son örneğidir. Caminin iki minaresi vardır. Batıda medrese, doğuda imaret ve konuk evi vardır. Her iki minare hizasında bulunan yaşlı çınar ağaçlarının külliye ile yaşıt olduğu tahmin edilmektedir.


Amasya gerek doğası gerek tarihiyle etkileyici bir şehir.Bu yarım günlük şehir içi turu kentin güzelliğini görmemizi sağladı. İstanbul'a yolumuz uzun olduğu için şehir turumuzu bitirdik ve yola çıkmadan  önce karnımızı doyurmak için Yeşilırmak kenarında yemek yiyebileceğimiz restoranlardan birine oturduk ve tercihimizi çorba ve dönerden yana kullandık.Keyifli ve amaçlı bir geziydi.Herkes mutluydu..Benim için  ilk defa geldiğim bu iki şehrin tarihi ve doğal güzelliklerini keşfetmiş olmanın
heyecanı da vardı.Tabi ki Almus'ta ki Dünya tatlısı öğrencilerin gülen gözlerini de unutamadım..
Yeni rotalar keşfetmeniz dileğiyle...
Gezerek Özgürleşin......

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder