3 Kasım 2016 Perşembe

AYDOS ORMANI GEZİNTİSİ

Hafta sonu dağ ya da orman  yürüyüşlerini yapmaktan büyük keyif alıyorum. İstanbul çevresinde yürünebilecek parkurlardan biri olan Aydos Ormanı evime yakın olmasıyla tercih ettiğim yerlerden birisi. Aydos Ormanı; Bizans kalesiyle,göletiyle ve İstanbul'un en yüksek tepesi Aydos Tepesiyle görülmeye değer mesire alanlarından biri.Çevresi, Kartal, Pendik ve Sultanbeyli ilçelerine bağlı yerleşim alanlarıyla sarılmış durumdadır.Muhteşem bir oksijen deposudur ama üzülerek gördüğümüz; şehir ormanı yok etmek için dört bir koldan sarmış durumda. Ormanda piknik yapanların atıkları, plastikler ve molozlar orman için büyük bir tehlike oluşturmaktadır. Orman da her yıl ağaçların kesildiğini ve tel örgülerle ormanın  birileri tarafından sahiplenildiği ve betona çevrildiğini her yıl üzülerek gözlemlemekteyim..
Sabah 09:30 da Aydos'un 3. giriş kapısındaki kafe de yürüyüş gezintrek yürüyenler yürüyüş grubu ile buluştuk. Önce hafif bir kahvaltı yaparak çaylarımızı yudumladık.
Yürüyüşümüze saat 10.00 da başladık.Dağ çilekleri yiyerek, çam ağaçları arasında yürüyüşümüze başladı..Tırmanmaya başladık ve Uğurmumcu'yu tepeden tümünü görebileceği konuma geldik.









Yönümüzü gölete doğru çevirdik.Siz de 2. ya da 3. kapıdan girerek Aydos Göleti tabelasını takip ederek göle ulaşabilirsiniz. Göl kenarı piknik yapmak için çok güzel ama maalesef çevre bilinci oluşmamış kişiler tarafından yer yer çöp içinde bırakılmış.Gölün sol tarafında bir tesis bulunmakta, isterseniz burada da vakit geçirebilirsiniz.Biz biraz mola vererek göl manzarası eşliğinde kahvemizi yudumladık.




Grup fotoğrafımızı göl kenarında alarak gölün yanındaki patikadan yola devam ettik.Sonra da sağ tarafa yönelerek orman içinden Sultanbeyli tarafına doğru ilerledik.




Tepeye çıkınca ormanın etrafını sarmış beton blokları daha net görebildik..Yolumuza devam ederken karşımıza keçi sürüsü çıktı..Orman gerçekten sizi doğanın içine alıp çekiyor.




Türküler söyler gelince bahar,

Yaza,kışa hazırlık yaparlar,
Ağaçların da var yürekleri,
Ağaçlar da tıpkı bizler gibi.


Korumalı ağaçları,

Ormanlar yetiştirmeli,
Yakmadan,kesmeden çoğaltmalı.
İnsanları sever gibi,ağaçları da sevmeli.

Behçet NECATİGİL
Ağaç ve ormanlar ile ilgili birçok şiir var ve ben bir tanesini paylaşmak istedim..Yolumuza Bizans kalesine ulaşmak ve orada bir yemek molası vermek için devam ettik.
Aydos Kalesi:11. yüzyılda askeri ve siyasi açıdan zayıflayan ve 1071 Malazgirt yenilgisinin ardından Anadolu'daki toprakları kaybetmeye başlayan, Bizans Devleti'nin tüm Anadolu'da Türklere karşı bir savunma ağı oluşturulduğu bilinmektedir. Bu dönemde Bizans İmparatorluğu'nun, Anadolu'daki başlıca imar faaliyetini kaleler oluşturmaktadır. Aydos Kalesi'nin ilk imar faaliyetlerinin de kazı sırasında ele geçen 11-12. yüzyıla ait küçük buluntulardan yola çıkılarak bu dönemde gerçekleştiği düşünülmektedir. Yine kalenin ilk evresinin, iki yanında yer alan kulelerle korunan güney doğudaki kapı ve çevresinde yani iç burçta, gerçekleştirildiği şu anki buluntu ve bilgilerimiz dahilinde söylenebilir. Başkale olarak adlandırdığımız Burc'un dış kaplama sisteminden yola çıkılarak 13-14. Yüzyıllarda eklendiği, dolayısı ile 13-14. yüzyıllarda Kale'de yeni bir imar faaliyeti olduğu söylenebilir. Yine aynı burç üzerindeki izlerden burca üç dönem eklenti yapıldığı anlaşılmaktadır. Osmanlı Dönemine ait hemen hiç küçük buluntunun ele geçmemiş olması, Osmanlı tarihçilerinin yayınların da belirtildiği üzere, Kale'nin Osmanlılar tarafından alındıktan kısa bir süre sonra terk edildiğini doğrulamaktadır. Mimari özellikler ve küçük buluntular, Kale'nin yoğun kullanım evresinin , 13-14. yüzyıl olduğunu göstermektedir.

Kaleye ulaştık ve içeri girmek isteyince güvenlik görevlisi izin vermedi.Geçen yıl aynı yürüyüşte kalenin içine girmiş ve surların üzerinde dolaşarak nefis dağ çileklerinden tatmıştık. Restorasyon çalışmaları 2010 yılında başlamasına rağmen hala bitirilmediği için kalenin içine girmek maalesef yasak.


Aydos Kalesi Efsanesi: Aydos Kalesi, kalıntılarının yanı sıra, Osmanlı kaynaklarında yer alan efsanesi ile de oldukça ünlüdür. Hoca Sadettin Efendi tarafından kaleme alınmış olan ve Osmanlı İmparatorluğu kuruluş devrinin temel kaynaklarından biri olarak kabul edilen Tacü't Tevarih'te anlatılan bu efsanede olay, Aydos Kalesi tekfurunun kızı ile Aydos fatihi olarak bilinen Orhan Gazi'nin komutanlarından Abdurrahman Gazi arasında geçmektedir. Kale tekfurunun kızı bir gece rüyasında derin bir kuyuya düştüğünü görür ve buradan onu genç bir delikanlı kurtarır. Tekfurun kızı kendisini kurtaran bu delikanlıya aşık olur. Kale Osmanlı ordusu tarafından kuşatıldığında Ordu'nun başındaki genci gören tekfur kızı, rüyasında gördüğü gencin o olduğunu anlar. Kuşatmanın başındaki bu komutan Abdurrahman Gazi'dir. Tekfurun kızı aşık olduğu gence bir not gönderir, notunda bir geri çekilme planı yapmalarını ve gece gelmeleri halinde kendilerini içeri alacağını yazar. Bunun üzerine Osmanlı ordusu geri çekiliyormuş izlenimi yaratarak uzaklaşır. Kaledekiler de Osmanlı askerlerinin kaçtığını düşünürler. Gece tekrar dönen Osmanlı ordusu komutanı Abdurrahman Gazi tekfurun kızı tarafından içeri alınır daha sonra Kale kapıları açılarak Osmanlı askerleri Kaleyi ele geçirir.
Kaleye giremeyince kaleyi yukarıdan görebileceğimiz tepeye tırmanmaya başlıyoruz.Tırmanmak oldukça yorucu ama manzaranın güzelliği için değiyor.


Tepede biraz soluklanıp, yemek molası vereceğimiz yere doğru yola devam ediyoruz.Yol boyu dağ çilekleri yine kendini göstermeye başlıyor..Papatya bile var. 
Yolda ilerlerken karşımıza bir avcı çıktı ve yakalamış olduğu kuşları fotoğrafladık.Kuşlardan biri atmacaydı ve yakalamanın yasak olduğunu öğrendik maalesef..









Yemek keyifliydi.Herkes getirmiş olduğu yiyecekleri birbirine ikram ederek paylaştı ve üzerine içilen kahve ve çaylardan sonra yola devam edildi. İstikamet Aydos tepesiydi.


Aydos Tepesi: Aydos Ormanı içinde yer alan Aydos Tepesi, 537 metrelik rakımı ile İstanbul'un en yüksek noktasıdır. Kartal, Pendik, Sultanbeyli ve Sancaktepe ilçelerinde bulunan Aydos Tepesi (Dağı), adını Roma ve Bizans döneminde bugünkü Sultanbeyli İlçesi sınırları içinde kalan Aydos Kalesi'nden almıştır.


Aydos Tepesinden Kurtköy ve Pendik manzarasını seyrettik.. İstanbul tepeden harika  görünüyor.Vakit olsa burada gün boyu zaman geçirilebilir.Burada biraz vakit geçirince yokuş aşağıya Atış Poligonuna doğru indik.Silah sesleri gerçekten ürkütücü.Atış poligonuna gelmeden sağ taraftan tekrar orman içine girerek Aydos Köyüne doğru yolumuza devam ettik..Yer yer karşımıza çıkan çöpler canımızı sıksa da ağaçların büyülü güzelliğini seyrederek yürümeye devam ettik.

Köyün camisinde biraz mola vererek bitiş noktası olan 3. kapıya doğru yolumuza devam ettik.Bu sefer Kartal ve Pendik'i tepeden gören bir manzaramız vardı.


 ''Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!
Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer.
Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul!
Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.

                                        Yahya Kemal Beyatlı
Bulutlar arasından tepeleri aşarak yürüyüşe başladığımız noktaya döndük.Yürüyüşün keyifli yorgunluğunu kahve içerek tamamladık.




Aydos Ormanı'na Nasıl Gidilir?


Özel aracınız ile Ulaşım: E-5 ve TEM bağlantılarıyla Kartal-Yakacık ve Sultanbeyli  yönünden rahatlıkla ulaşılabiliyor.
Toplu taşıma ile ulaşım:Otobüsle  ile Kadıköy’den 21U otobüsüne binip ‘Çamlık’ durağında iniyorsunuz. Otobüsle yolculuk yaklaşık 45-55 dakika kadar sürüyor. Üsküdar'dan 16U ile de gidiliyor.Metro ile gidip Kartal durağında inip 3 nolu çıkıştan çıkarsanız köprünün üstünden geçen Uğurmumcu dolmuşu ile de rahatlıkla gidilebilir.
Bol rotalı bol keyifli geziler dilerim....
Gezerek özgürleşmeniz dileğiyle.....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder