MANAVGAT-FETHİYE ROTASI
Serik ilçesinin 8 kilometre doğusunda, Köprüçayı'nın dağlık bölgesinden düzlüğe
ulaştığı yerde M. Ö. 10. yüzyılda Akalar tarafından kurulmuş ve antik devrin
mamur zengin kentlerinden biridir. Buradaki Tiyatro M. S. 2. yüzyılda
Romalı'lar tarafından inşa edilmiştir. Kent biri büyük, biri küçük iki tepe
üzerine kurulmuştur.Aspendos'un en önemli yapısı tiyatrosudur. Antik tiyatrolar arasında en iyi şekilde korunarak gelmiş bir açık hava tiyatrosudur. Bu tiyatro Anadolu'daki Roma Tiyatrolarının günümüze sahnesi ile ulaşabilen en eski ve sağlam bir örneğidir.Müze kart geçerli ve biz de müze kart yerine geçen Maksimum kredi kartımızla tiyatroya giriyoruz.
Bir de Aspendos Antik
Tiyatrosu'nun küçük bir öyküsü var. Aspendos kralının bir zamanlar herkesin
evlenmek istediği çok güzel bir kızı vardır. Kral kızını kime vereceğini
bilemediği için halka, "Kim halkımız, kentimiz için en yararlı şeyi yaparsa kızımı
ona vereceğim" diye duyurur. Bunun üzerine iki ikiz kardeş
iki büyük yapı yaparlar. Biri kente çok uzaklardan, karmaşık yolları birçok
zorluğu geçerek, su getiren su kemerleri; öteki ortasında yere metal para
atıldığında üst sıralardan bile sesinin duyulduğu dünyanın akustik olarak en
iyi tiyatrosudur. Kral su kemerlerini gördükten sonra kızını su kemerlerini
yapana vermek ister. Bunun üzerine tiyatronun mimarı Zenon krala bir oyun
oynar. Kral tiyatronun üst sıralarında gezerken bir fısıltı duyar: "Kral
kızını bana vermeli." Akustiğe hayran kalan kral kızını büyük bir
kılıçla ikiye ayırır ve kardeşlere verir.
Aspendos’ta diğer yapıların yanı sıra Agora, Bazilika,
Nymphaeum ve 15 km uzunluğunda kemerli suyolları görülmeğe değer
yapılardır. Biz de su kemerlerini görmek için arana ile 5 dakika uzaklıktaki Belkıs Köyünün içine doğru ilerliyoruz. Su kemerleri uzaktan muhteşem gözüküyor.
Belkıs köyü yemyeşil tarlalarıyla gerçekten yaz sıcağında ferahlatıyor insanı.Yönümüzü tekrar Antalya, Kemer yönüne çeviriyoruz. Antalya'nın içinden Kemer tabelasını takip ederek Çıralı'ya doğru yolumuza devam ediyoruz.
Sol tarafta Phaselis Antik Kent tabelasını görünce arabanın yönünü Ören yerine doğru çeviriyoruz. Bey Dağları Olimpos Ulusal Parkı'nın çam ve sedir ormanları arasında yer alan antik Faselis kenti Kemer'in 16 km batısındadır. Antalya -Kumluca karayolunun 57. km'sinden güneye dönüldüğünde yaklaşık 1 km sonra Faselis'e ulaşılıyor.Müze Kart geçerlidir.Muhteşem bir koy karşımıza çıkıyor.
Çam ve sedir ormanları arasında kurulmuş şehir, Kemer'in 16 km batısında yer alıyor..Burada dolaşırken çam ağaçlarının nefis kokusu ve etrafındaki masmavi denizi çok iyi hissetmesini sağlıyor..Kent MÖ 7. yüzyılda Rodos'lular tarafından kurulmuştur. Uzun yıllar Likya'nın doğu kıyısının en önemli liman özelliğini korumuştur
Antik kentin geniş caddesinden, agorasını, hamamlarını, tiyatrosunu,su kemerlerini vb yapılarını görmek için ilerliyoruz.
Ortadaki geniş caddeden dümdüz ilerleyince karşımıza antik kentin gizlediği başka bir muhteşem koy çıkıyor.
Etrafı fotoğraflayıp, tekrar arabayı bıraktığımız koyda biraz denize girip serinlemek için geri dönüyoruz.
Muhteşem renkler ve çam kokusu arasında serinleyerek, istemeyerek arabaya binerek Çıralı'ya doğru yola çıkıyoruz.15-20 dakika sonra Çıralı tabelasını görünce sola sapıyoruz ve akşam olmadan kalacağımız Billur Pansiyon&Apart a varıyoruz. Güleryüzlü ev sahipleri ile karşılaşıyoruz.Geniş bir bahçe içerisinde eski bir köy evini pansiyon olarak işletiyorlar.Plaja yürüme mesafesi 500 metre..
Muhteşem renkler ve çam kokusu arasında serinleyerek, istemeyerek arabaya binerek Çıralı'ya doğru yola çıkıyoruz.15-20 dakika sonra Çıralı tabelasını görünce sola sapıyoruz ve akşam olmadan kalacağımız Billur Pansiyon&Apart a varıyoruz. Güleryüzlü ev sahipleri ile karşılaşıyoruz.Geniş bir bahçe içerisinde eski bir köy evini pansiyon olarak işletiyorlar.Plaja yürüme mesafesi 500 metre..
Kaldığımız 2 gün boyunca da pansiyondaki üzümlerden tatma imkanı da bulduk.Doğal bir ortam da sıcak bir aile işletmesinde keyifli iki gün geçirdik. Odamıza yerleştikten sonra, gün batmadan sahile inip denize girmek istedik.
Akşam sakinliği bilemedik ama sessiz sakin , masmavi bir deniz bizi bekliyordu.Denizden çıkmak istemedik ama karnımız acıktığı için yemek yiyebileceğimiz bir mekan aradık.
Pansiyon yolu üstünde bir ailenin işlettiği otelde ev yapımı yemeklerden seçerek yedik..Akşamı pansiyonda bahçede dinlenerek geçirdik ve ertesi günü Çıralı koylarını dolaştıran bir tekne turuna katılmaya karar verdik..Pansiyon sahibinden yardım isteyerek bir tekne ayarladık..Biraz da Çıralı'dan bahsetmek istiyorum.
Çıralı/Olimpos:Kemer ilçesine bağlı Ulupınar mahallesine bağlı bir tatil yeri..Ama burada doğal yaşam ön planda.. Rahatlıkla bisiklete binerek portakal ve nar Bahçeleri arasında gezebilirsiniz.. Kesinlikle tavsiye ederim biz yaptık ve çok keyif aldık.O limpos Beydağları Milli Parkı sınırları içinde yer alan Çıralı, üç km. kumsalın oluşturduğu sahil şeridinde koruma altındaki deniz kaplumbağalarının üreme alanıdır.Ne yapılabilir, sabah 07:00 de denize girilir, bisiklet turu yapılır, doğa yürüyüşleri yapılır, Olimpos gezilir, yıllardır sönmeyen ateş Yanartaş'a çıkılır, tekne turu yapılır ve en güzeli kafa dinlenir.
2. gün güzel bir kahvaltıdan sonra Pansiyondan tekneye doğru yola çıktık.Tekne turundan çok memnun kaldık. Bir ailenin işlettiği tekne gün boyu ikramları ve iyi ev sahipliğiyle bizden teşekkürü aldı.Oldum olası büyük ve kalabalık tekne turlarından hiç hoşlanmadım.
Çıralı/Olimpos:Kemer ilçesine bağlı Ulupınar mahallesine bağlı bir tatil yeri..Ama burada doğal yaşam ön planda.. Rahatlıkla bisiklete binerek portakal ve nar Bahçeleri arasında gezebilirsiniz.. Kesinlikle tavsiye ederim biz yaptık ve çok keyif aldık.O limpos Beydağları Milli Parkı sınırları içinde yer alan Çıralı, üç km. kumsalın oluşturduğu sahil şeridinde koruma altındaki deniz kaplumbağalarının üreme alanıdır.Ne yapılabilir, sabah 07:00 de denize girilir, bisiklet turu yapılır, doğa yürüyüşleri yapılır, Olimpos gezilir, yıllardır sönmeyen ateş Yanartaş'a çıkılır, tekne turu yapılır ve en güzeli kafa dinlenir.
2. gün güzel bir kahvaltıdan sonra Pansiyondan tekneye doğru yola çıktık.Tekne turundan çok memnun kaldık. Bir ailenin işlettiği tekne gün boyu ikramları ve iyi ev sahipliğiyle bizden teşekkürü aldı.Oldum olası büyük ve kalabalık tekne turlarından hiç hoşlanmadım.
Gün boyu sırasıyla Çoban Limanı, Sazak Koyu,Akvaryum,Porto Ceneviz,Mağaralar, Olimpos koylarına uğradık, denize girdik , fotoğraf çektik, denize atladık, yemek yedik ve keyifli bir tekne turu gerçekleştirdik..
Bisiklet turundan sonra, oldukça yorgun bir şekilde pansiyona dönerek dinlendik..Ertesi günü uzun bir rota bizi bekliyordu.Sabah güzel bir kahvaltıdan sonra tekrar yollara düşüyoruz. Adrasan yolumuzun üstü ve görülmesi gereken bir koy olarak dillendiriliyor..Adrasan sapağından aşağıya inerken yanmış orman alanıyla karşılaşıyoruz.. Zaten Olimpos ve Adrasan yan yana koylar ve haziran ayında çıkan yangının yapmış olduğu tahribatı gözlerimizle görmek canımızı acıtıyor.
Koya doğru devam ediyoruz. Adrasan koyu:Yeşilin,mavinin ve denizden doğan güneşin keyfini çıkarabileceğiniz bir tatil cenneti.Biz de denize girerek bu koyun keyfini çıkarmaya çalıştık.
Yolumuzun uzun olduğunu düşünerek tekrar yollara düşüyoruz.Tabelaları izleyerek Kumluca Mavikent'e yöneliyoruz.Bomboş ve masmavi bir sahil bizi bekliyor ama denize giren bir kişi bile yok..Biraz sahilde dolaşıp, fotoğraf çektik.
Sahilin hemen yanındaki belediye parkına oturup çay ve tostlarımızı sipariş ediyoruz.Uzun zamandır salçalı tost yememiştim. Çok acıktığım için çok lezzetli geldi bana size de tavsiye ederim.Tekrar yolumuza devam ediyoruz.
Finike tabelası karşımıza çıkıyor bu küçük sahil kasabasını merak ettiğim için sahiline inmek ve meşhur yanık dondurmasından tatmak istiyoruz.İs kokulu bir dondurma herkes tadını beğenmeyebilir ama ben sevdim.
Dondurma keyfinden sonra tekrar yollara düşüyoruz..Muhteşem deniz manzaralarıyla yolumuza devam ediyoruz. Finike'den 3 km uzaklıktaki Anre Dorya Koyu Uzaktan bizi büyülüyor.
Gerçekten sahil yolu görülmeye değer güzelliklerle dolu..Rota yeni yerler keşfetmek için harika..
Demre'ye doğru devam ettik. Demre de önce Noel Baba Müzesini görmek ve ardından da Myra Ören yerini ziyaret etmek.İlk durağımız Aziz (st.)Nikolaos Anıt Müzesi: İ.S. 3. yüzyılın ikinci yarısında Patara'da doğup Myra'da piskoposluk yapmış olan Aziz Nikolaos'ın saygın dini kişiliği öldükten sonra aziz mertebesine ulaşmasını sağlamış, başta eski Rusya Çarlığı olmak üzere Avrupa'nın birçok ülkesinin en popüler azizi olmuştur.
Aziz Nikolaos Kilisesi, Bizans sanat tarihinin önemli bir anıtı mimari üslubu ve süslemesiyle Orta Bizans Dönemi'nin en seçkin örneğidir. İ.S. 5.yüzyılda Myra'nın (Demre) Likya eyaletinin başkenti, Myra Başpiskoposu'nun da Anadolu'nun ikinci büyük din otoritesi olması, Aziz Nikolaos'un ölümünden sonraki, yıllarda şehrin saygınlığının artmasında büyük rol oynamıştır. Müze Kart geçerlidir.
Demreye ait bir magnet alarak Myra Ören yerine doğru gidiyoruz.
MYRA:Myra Antik Kenti özellikle Likya Dönemi kaya mezarları, Roma Dönemi tiyatrosu ve Bizans Dönemi Aziz Nikolaos Kilisesi (Noel Baba) ile ünlüdür. Kaya mezarları, Likçe yazıtları ve sikkeler, Myra'nın en azından İ.Ö. 5. yy.dan itibaren varlığını sürdürdüğünü gösterirler. Strabon'un verdiği bilgiye göre Likya Birliğinin altı büyük kentinden biri olan Myra, Likçe yazıtlarda Myrrh adıyla anılır. Tiyatronun hemen iki yanında, kabartmalı veya düz kaya mezarları yer alır. Likyalıların ahşap ev mimarisinin kaya mezarlarına en iyi uyarlanmış örnekleri olan Myra mezarlarının içinde, ölüyü ve yakınlarını betimleyen kabartmalı mezar, en ilginç örneklerden biridir.Likya kentinin içinde Kaya mezarları, akrapol, tiyatro, deniz ve nehir nekrapolleri bulunmaktadır.
Antik Likya kentine hayran bir şekilde serinlemek için müzenin kafesine gidiyoruz.Müze kart ile ören yerine ücretsiz giriş var..Bir müze kart edinmenizi tavsiye ederim.
Şehri arkamıza alarak Kaş tabelasını izliyoruz. Niyetimiz güneş batmadan kaputaj plajında serinlemek ve bunu başarıyoruz.Tabi Kaşın içine girmiyoruz. Kaşta konaklamaktan vazgeçtik, rotamızı Fethiye'ye çevirdik..Kaş keşfini önümüzdeki yıla bıraktık..
Kaş ile Kalkan arasındaki sahil yolu üzerinde bulunan kanyon ağzı plajı.
Yer altından akmakta olan suyun deniz kıyısında kumlar arasından süzülmesi sonucu suyu genel olarak serin ve turkuaz rengindedir. 187 basamak inilerek plaja ulaşılıyor ve biz o basamakları hem indik hem çıktık ama değer, muhteşem bir plaj..Gün batınca Fethiye'ye doğru yola çıktık ve Kalkan sapağındaki köfteci de köfte yedik..Hediyelik olarak genel de magnet aldım....Çok keyifli bir rotaydı, herkese tavsiye ediyorum.
Herkese bol keyifli, bol rotalı tatiller diliyorum..
Gezerek özgürleşmeniz dileğiyle...................
Gezerek özgürleşmeniz dileğiyle...................
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder