15 Eylül 2016 Perşembe

GÜNEŞİN ADASI RODOS

Fethiye'den Rodos'a düzenli Feribot seferleri başladığından beri adayı ziyaret hep aklımdaydı ve 2014 Temmuz'unda bunu gerçekleştirdim..Bir turizm firmasından otel ve Katamaran dahil 2 gece kalmalı kişi başı 99 euroya fırsat yakaladım ve kızım ve eşimle yollara düştük..Hem Fethiye hem de Marmaris'ten feribot ile ulaşabiliyorsunuz..Bizim biletler Marmaris'ten olduğu için biz Marmaris'teki limanı kullandık.Yolculuğumuz yaklaşık 2 saat sürdü. Liman'dan indik ve kalacağımız otel Eli Plajına yakın 2 yıldızlı bir oteldi..Cadde üstünde eski şehire yürüme ile 10-15 dakika ulaşabildik..Elimizdeki valizler ve adres ile yürüyerek otele vardık, eşyaları bırakıp biraz soluklandıktan sonra Rodos keşfi ve karnımızı doyurmak için Rodos sokaklarına kendimizi bıraktık.

Rodos; Yunanistan'ın oniki adasının en büyüğüdür ve 2400 yıllık bir yerleşim yeridir. Ada Kanuni zamanında 1509 yılında Osmanlı topraklarına katılıyor ve yaklaşık 400 yıl Osmanlı eğemenlğinde kalıyor. Rodos şehrinin Tapınak Şövalyeleri tarafından inşa edilmiş kalesi ve Orta Çağ 'dan kalma mahallesi UNESCO Dünya Mirası listesindedir. Osmanlı egemenliğinde kaldığı için adada Türk İzleri'ni de bulmaya çalıştık.

Otelden sahile inerek Rodos Limanı'na doğru yola çık..Masmavi  deniz ve kalenin tarihi kalıntıları karşımıza çıktı..Biraz inceledikten sonra yürümeye devam ettik..Amacımız üstü açık otobüslerle adayı genel olarak turlamak ve ada hakkında fikir sahibi olmak..


Üstü açık otobüsle adayı genel olarak turlayıp,genel bir fikir sahibi olduk ve kalenin orada otobüsten indik. Eski Şehir, Ortaçağ’a ait 6 kapıdan oluşan bir kalenin içine kurulmuş bir şehirdir.  4 kilometre uzunluğundaki yüksek kumtaşı duvarlardan yapılmış devasa bir hisar olan Rodos Kalesi, sizi zaman yolculuğuna çıkaracaktır.  Rodos, surlarla güçlendirilmiş en iyi durumda olan ortaçağ kentlerinden biri sayılır ve UNESCO’ un Dünya Kültür Mirası Anıtları listesinde yerini almıştır.



Kale içini dolaşarak, fotoğrafladık.Şövalyelerin inşa ettiği bu kuvvetli kale duvarları, Fatih Sultan Mehmet döneminde, 1480 senesindeki Osmanlı saldırılarına karşı koyup ayakta kalabilmiştir. Rodos, 1522 senesinde Kanuni Sultan Süleyman’ın ordusuna  yenik düşmüştür.Kale içinde restorantlar, hediyelik eşya dükkanları ziyaret edebileceğiniz yerler arasındadır. Kalenin içinde saat kulesini görünce yönümüzü oraya çeviriyoruz..Fethi Paşa’nın, devrin Vakithanesi olarak 1852’de Rüştiye Mektebi ile birlikte yaptırdığı saat kulesi, 2. Dünya Savaşı sırasındaki bombardımandan büyük zarar görmüştür. Sonradan tamir edilip bugünkü haline getirilen bu kulenin 1973 yılında içi yeniden tamir edilmiştir. 






Kulenin hemen yanındaki Süleymaniye Cami'sini görüyoruz. Osmanlı hakimiyetini simgelemek için yapılmış cami adanın en güzel camisi..Belli günlerde müze gibi ziyaret edilebiliyormuş ama kapalıydı, giremedik..



Daha sonra Rodos sokaklarında dolaşmaya devam ettik..Rodos'u keşfetmeye çalıştık..






Bu arada karnımız çok acıktık ve Hipokrat Meydanı çevresindeki bir restorantta kalamar, patates kızartma ve salata üçlüsü sipariş edip, soğuk biralarımızı yudumladık..



Hipokrat Meydanı:Kalabalık ve turistik olan bu meydan hediyelik eşya dükkanı ve restorantlar çevrili kale içinde bir meydandır.Özellikle akşamları  bu meydan görülmeye değer ışıl, ışıl...

Rodos Arkeoloji Müzesi:  Şövalyeler Hastanesi Binası’nda yer almaktadır. 1489 yılında yapılmış olan bina ilk başta Şövalyelerin Hastanesi olarak hizmet vermiştir. Günümüzde Rodos tarihinin tüm dönemlerine ait arkeolojik kazılar sırasında bulunan mezar anıtları, çeşitli heykel parçaları bu müzede sergilenmektedir.

Rodos'un sokakları gerçekten büyüleyici..Ortaçağ şehri hissini yaşamanızı sağlıyor..Mandraki limana çıkmayı sağlayan kale kapısından çıkarak , sahile doğru  yolumuza devam ediyoruz..Lindos adasına götüren tekne turu satan kişilerden 2. gün için tekne turu satın alıyoruz..15 euro kişi başı, çocuk içinde 10 euro ödüyoruz. Pazarlıktan sonra yolumuza devam ediyoruz ve karşımıza Elli Plajı çıkıyor.


Elli Plajı: Ada’nın kuzey tarafında ve şehir merkezine yürüme mesafesindedir. Rodos şehir merkezindeki birçok büyük otel, tavernalar, barlar ve mağazalar Elli Plajı’na çok yakındır. Denizi Fethiye denizlerine göre dalgalı bulduk ama çok temiz gözüküyordu..Biraz denize girdikten sonra otelin yolunu tutuyoruz..İlk gün yorgun olduğumuz için akşamı otelde dinlenerek geçirmeyi tercih ediyoruz..
2.Günümüz ;Lindos gezi teknesine binerek , Rodos adasını sahilden seyrederek bir yolculuk yaptık..Rodos oldukça rüzgarlı bir bölge olduğu için tekne planladığı birkaç yerde mola veremedi..Tekne de üşüdük ve plaj havlularımıza sarılarak ısınmaya çalıştık, tavsiyem yanınıza ince bir hırka almanızdır..
Lindos; Rodos'un doğusunda daracık sokakları, beyaz evleri, masmavi pencereleri ve tepesindeki kalesiyle büyüleyici bir tatil beldesi..Uzaktan bizi büyülüyor..
 Akropolis’e ve Kale’ye ulaşmak için eğlenceli seçeneklerden bir tanesi eşek sırtında yolculuk gibi gözüküyor..Bizler yürümeyi tercih ediyoruz.









Başta cam gibi deniziyle bizi Lindos Plajı karşılıyor, belki birkaç gün kalarak plajların tadını çıkarmak gerekiyor.



Önce Kaleyi ve Akrapolisi gezmek hedefimizde olduğu için yürüyerek yokuş çıkmaya başladık..Lindos'un dar sokaklarında buluyoruz kendimizi..






Köyün en tepesinde ise Lindos Akropolis yer alır. Akropolis kalenin içinde ve deniz seviyesinde 116 metre yükseklikte yer alıyor. Akrapolis içinde Lindos Athena Tapınağı var. Antik dünyanın en kutsal yerleri arasında yer alan tapınağı Büyük İskender, Troyalı Helen ve Herakles’in de ziyaret ettiği söyleniyor. Giriş için kişi başı 6 euro ödeyerek içeri giriyoruz..Tepeden manzara müthiş ve fotoğraflamaya başlıyoruz.Mutlaka Kaleye çıkmanızı ve Akrapolis'i görmenizi ve tepeden Lindos ve plajlarına bakmanızı tavsiye ediyorum..


 Tepeden Agios Pavlos(st. paul) plajını görüyoruz..Maviliği ve berraklığı birkaç saat de olsa mutlaka  denize girmemiz gerektiğini söylüyor ve yönümüzü plaja çeviriyoruz..Lindos'un dar sokaklarına atıyoruz kendimizi...




Plaja giriş ücreti yok, dibi biraz taşlı ama dini görüyorsun,,Açıkçası plaja bayıldım ve biraz daha kalmak istedim..Bu arada karnımız acıktı ve Lindos sokaklarında yemek için restorant
 aradık..Dönerci bulduk..Tabi bizim dönerimizden biraz farklı ama yanında ayranla karnımızı doyurduk..Sokakları keşfe, Lindos'a ait hediyelik bakınmaya başladık..Çok alternatif var..


Teknemizin kalkış saati gelmişti ve limana doğru hareket ettik..Lindos'a hayran kalarak yavaş yavaş uzaklaştık. Yine adanın rüzgarıyla yolculuk gerçekleştirerek  Mandraki Limanına ulaştık.

Mandraki Limanı: eski çağlarda adı geçen ünlü Rodos Heykeli’nin de bulunduğu, Rodos’un ana limanıdır. Günümüzde ise bu heykeli simgeleyen “Elefos” ile “Elafina” isimlerinde iki geyik heykeli bu ünlü limanda bulunmaktadır.
Mandraki Limanı Rodos'a gelen yatların uğrak yeri olduğunu da görüyoruz.
Otele dönerek dinlendik ve Rodos akşamı için hazırlanıp tekrar Kalenin olduğu bölgeye gittik..Deniz ürünleri yiyebileceğimiz bir mekan aradık ve bulduk da..Menümüzde Yunan Salatası, Ahtapot ızgara,kalamar ve balık vardı. Fiyat olarak da yaklaşık 3 kişi 40 euro ödedik..Yemekten sonra sokakta dolaşırken Türk Kahvehanesine rastladık ve tabi ki kahve içip ortamı görmek için içeriye girdik..Restarasyon oldukça iyiydi ve siparişimizi verdik..Türk Kahvesi istedik ama garson Yunan Kahvesi diye bizi düzeltti ve ikimizde kahvenin bize ait olduğu konusunda ufak bir tatlı sürtüşme yaşadık..Kahvelerimiz geldi, eşim ve kızım tavla bile oynadılar..Oldukça keyifli bir vakit geçirdik, yolunuz düşerse mutlaka uğrayın derim..



3.Günümüz;Bugün adadaki son günümüz ve  sabah plaja gidip denize girmek güneşlenmek, öğleden sonra da Adadaki görmemiz gereken tarihi yerleri görmekti..Plaj yine otelimize yakın Elli Plajı oldu..Sabah oldukça sakin..Dikkatimi plaj boyunca elinde çantalar ile 5-10 euroya masaj yapan kişiler dikkatimi çekti..Plajdan öğleyin dönerek hazırlandık ve Rodos'u keşfe devam ettik..

Rodos sokaklarında ortaçağ havası her yerde hissediliyor..Hanlar, konaklar, çeşmeler..

Şövalyeler Sokağı: Eski Rodos’un en ünlü ve en çok ziyaret edilen yeri Şövalyeler Sokağı’dır. Liman ile Büyük Üstadlar Sarayı (Grand Masters Palace) arasında yer alan sokakta sağlı sollu Hospitalier Tarikatı‘nın mensuplarına ait hanlar yer alıyor.Sokak gerçekten büyüleyici binalarla yol boyu tarih kokuyor..Kendini Ortağda geziniyor hissediyorsun..14. yüzyılda Gotik üslupta yapılan binalar, şövalyelerin bir araya geldikleri ve konaklama yaptıkları yerlerdir. Binaların üzerindeki armalardan ve bayraklardan hangi hanın, hangi ülkenin şövalyelerine ev sahipliği yaptığını anlayabilirsiniz. Günümüzde ise müze olarak hizmet vermektedir. Şövalye sokağından Grand Masters Sarayına doğru yürüdük..

Grand Masters (Büyük Üstadlar) Sarayı:Saray müze olark halka açık,Şövalyeler zamanında şövalyele  rin idare merkezi olarak kullanılmış..Aynı zamanda da aristokrat sınıfınında merkezi olmuş.



Saraydan sonra yönümüzü Fethi Paşa Kütüphanesine çevirdik.

Fethi Paşa Kütüphanesi:Süleymaniye Camii’nin karşısında bulunan Fethi Paşa Kütüphanesi de Osmanlı’dan kalan en değerli eserlerden biridir. 1794 yılında kurulmuş olan Osmanlı kitaplığı 15. ve 16. yüzyıldan kalma nadir el yazması Kuran-ı Kerim ile Araplara ve Perslere ait yazmalar bulunur.  Kütüphanenin giriş bölümünde, Kanuni Sultan Süleyman’ın, Atatürk ve kütüphaneyi yaptıran Osmanlı vezirlerinden Fethi Paşa’nın portreleri bulunmaktadır.



Kütüphaneyi gezdikten sonra feribot için limana doğru yöneldik.




Rodos'un her köşesinden bizi hayran bırakan tarih çıkıyor..Yine tarihi kale kalıntılarıyla başbaşa kalıyoruz..
Feribota yetişerek, pasaport işlemlerini tamamlıyoruz ve kalmimiz Rodos'ta kalarak Feribot'a biniyoruz..
Rodos'ta ne yenir?: Kesinlikle deniz ürünleri ve Yunan Salatasını denemeden dönmeyin..
Benim favorim ahtopot ızgara ve kalamar tava idi...
Hediyelik ne alınır?:Rodos'ta hediye için bir sürü alternatif var..Hediyelik Rodos temalı çantalar, biblolar,magnetler..Zeytin motifli mutfak ürünleri...










Bol rotalı bol keyifli tatiller diliyorum..Gezerek özgürleşmeniz dileğiyle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder