12 Eylül 2017 Salı

İZMİR

ÖZGÜRLÜĞÜN ŞEHRİ İZMİR
İzmir gençliğimde yaşamak istediğim şehir..Evet lise yıllarımda gelecekte İzmir'de yaşamak isteği vardı ama şartlar beni İstanbul'a getirdi..Bu yıl lise arkadaşlarımla buluşma yerini İzmir olarak belirleyince hafta sonu da olsa İzmir'i keşfetmek fikri çok heyecan vericiydi...Saat kulesi,Konak Meydanı, Alsancak Kordon,Tarihi Asansörü,Agora Antik Kenti, Kemeraltı Çarşısı, Kızlarağası Hanı, Kumrusu ve Özgür hissettiren havasıyla bizi kendine hayran bıraktı..
Egenin incisi,Türkiye'nin üçüncü büyü şehri olan İzmir çağdaş,gelişmiş ve işlek bir ticaret merkezidir. İzmir; coğrafi konumu, kültürel ve tarihî zenginliği, metropol olması,Türkiye'nin en Avrupai şehri olması, farklı bölgeler arasında geçiş noktası olması dolayısıyla ulaşımın kolaylığı (hem deniz hem kara hem de hava ulaşımının kullanım kolaylığı ve rahatlığı), turizme uygun iklim yapısı, kültürel faaliyetlere ve sanat etkinliklerine müsait sosyal-kültürel yapısı, 629 kilometrelik kıyı uzunluğu ve  bunun 101 kilometrelik bölümünün tamamen doğal plajları içermekte olması ile de turizme çok uygundur.Bu kadar bilgi yeter biraz da keşfimizden bahsetmek istiyorum..Sabah Fethiye'den 08:00 gibi yola çıkarak saat: 12:00 gibi İzmir'e vardık.Önce Karşıyaka'ya geçerek yeni doğan bebeğini ve arkadaşımı ziyarete gittik..Güne yeni bebek kokusuyla başladık diyelim..
Karşıyaka'dan Alsancak'a geçerek otele yerleştik. SGK Eğitim ve Dinlenme Tesisi'nden arkadaşım yer ayırtmıştı..Çok merkezi yerde ve fiyatına göre oldukça konforlu bir tesis..Tek dez avantajı otopark sıkıntısı..Aracınızı şansınız varsa ceplerden birinde yer bulup günlük 7,5 tl ye bırakabiliyorsunuz..Biz şanslıydık ve 2 gün boyunca bunu yaptık...
Hazırlanarak İzmir keşfine başladık..Alsancak Kordondan yürüyerek Konak Meydanına doğru yönümüzü çevirdik..ALSANCAK: Konak ilçesine bağlı İzmir'in en güzel semtlerinden birisi diyebilirim.Çimlere uzanıp, kordonu seyredebileceğiniz, kafelerinde keyifli sohbetler yapacağınız ,tarihi evleriyle eğlence merkezi diyebilirim..






Kordondan yürüyerek konak meydanına ulaştık.Tarihi saat kulesi ihtişamıyla bizi karşıladı..TARİHİ SAAT KULESİ;II. Abdülhamit'in tahta çıkışının 25. yılı için 1901'de Sadrazam Mehmet Said Paşa tarafından Alman Konsolosluk binasını yapan mimara yaptırılan kule 25 metre boyunda olup, dairesel esas etrafında dört çeşmesi vardır ve kolonlar Kuzey Afrika temasını esinlendirir. Kulenin saati Alman İmparatoru II. Wilhelm'in (hükümdarlığı:1888-1918) hediyesidir. Kulenin en büyük özelliği yapım tarihinden bugüne kadar saatinin hiç durmamış olmasıdır.


KONAK MEYDANI;zmir Saat Kulesi, Konak Yalı Cami, Hükümet Konağı, İzmir Büyükşehir Belediye Binasının bulunduğu İzmir'in önemli meydanlarından bir tanesidir.Konak Meydanı ve çevresi tüm İzmir içinde en önemli olayların yaşandığı yerlerden biri olmuştur.

Konak meydanında biraz vakit geçirdikten sonra Kemeraltı Çarşısı yönüne doğru yürümeye başladık.KEMERALTI ÇARŞISI;Tarih boyu, doğu ve batı pazarlarının İstanbul’dan sonra en önemli bağlantı noktası olan Tarihî Kemeraltı Çarşısı, dünyanın en büyük açık hava alışveriş merkezidir. İzmir’in kalbi, Türkiye’nin en eski çarşılarından olan Kemeraltı, Konak’tan Mezarlıkbaşı’na kadar olan yaklaşık 5 km  genişliğindeki ve yaklaşık 15.000 iş yerini kapsayan bir alan olup İzmir’de gezilip görülmesi gereken yerlerin başında gelir. Çarşıyı biraz gezince karnımız açıktı ve Kemeraltı çarşısındaki tarihi Petek Dönerde, dürüm dönerlerimizi afiyetle yedik..Dönerci 1930 lardan beri hizmet vermekteymiş...Döner lezzetliydi..Tavsiye ederim..

Karnımızı doyurduktan sonra Kızlarağası Hanına doğru yönümüzü çevirdik...Handa kumda kahve içmek  keyifliymiş biz de kayfe keyfimizi burada yapmaya karar verdik. KIZLARAĞASI HANI:Osmanlı döneminde tüccarların, hizmetkarlarının ve yüklü develerinin kaldığı Kızlarağası Hanı, şimdi kültür ve ticaret merkezi işlevi görüyor. İzmir'in en büyük ve en görkemli hanı...
Handa  kumda kahve keyfi yaptıktan sonra biraz etrafı dolanarak akşam arkadaşlarımla buluşacağım için otelin yolunu tuttuk..Yürüyerek dönerken adım başı taze meyve sularını satıldığı tezgahlar dikkatimi çekti..Bizde karışık birer bardak taze meyve suyu içtik hem de 1 tl ye..İnanılmaz geldi bana..Otelde dinlenip, akşam için hazırlandım ve lise arkadaşlarımla buluşmak için Orduevinin yolunu tuttum..Harika zaman geçirdim ve müthiş gün  batımını izledim..
Ertesi sabah güzel bir kahvaltının ardından İzmir'in görülmesi gereken yerlerinden olan Tarihi Asansöre gittik..TARİHİ ASANSÖR:Birbiri arasındaki yükseklik farkı nedeni ile yapılan merdivenler ile bağlantısı sağlanan iki caddeyi bağlamak esasına dayalı İzmir Tarihi Asansör inşası 1907 yılında yapılmış bir yapıdır. Asansörü yaptıran kişi Musevi tüccar Nesim Levi Bayraklıoğlu’ dur. Bu asansör İzmir’in önemli tarihi yapılarından birisidir.Burada bir restoran kafe bulunmakta ve İzmir ayaklarınızın altında görülüyor..

Tarihi Asansörden İzmir manzarasını seyrettikten sonra Konaktaki tarihi Agora Antik kentini görmeye gittik.Müze kart ile antik kenti ziyaret edebiliyorsunuz..AGORA ANTİK KENTİ:İzmir Agorası veya Smyrna Agorası, günümüzde İzmir'in Konak ilçesinde bulunan ve MÖ 4. yüzyılda kurulan agora. Zamanında kentin devlet agorası olarak işlev gördü.Hellenistik Dönem’de kurulmuş olan agorada günümüze gelebilmiş kalıntıların çoğu, MS. 178 depreminden sonra İmparator Marcus Aurelius’un destekleriyle yeniden inşa edilen Roma Dönemi agorasına aittir. 



Antik kenti gezdikten sonra yönümüzü Efes Antik Kentine doğru çevirdik...
İZMİR'DE NE YENİR, NE İÇİLİR?: Kumru,Söğüş,Boyoz ,taze sıkılmış meyve suları
NE HEDİYE ALINIR?:Magnetler,Saat kulesi anahtarlıkları,İzmir tulumu,Sakızlı kahve...
AKLIMDA KALANLAR:Çimlerde oturan ve arkadaşlarıyla özgürce sohbet eden gençler..
İzmir kumrusu
Keyifli iki gün geçirdim..Daha keşfedilecek çok yeri olan İzmir'e hayran bir şekilde ayrıldık..
Gezerek özgürleşmeniz dileğiyle..
Keyifli geziler ....


9 Eylül 2017 Cumartesi

SARDALA KOYU

   İSTANBUL'A YAKIN CENNET: SARDALA KOYU
Yaz boyu takip ettiğim yürüyüş grupları Sardala Koyu'na giderek ya kamp yaptılar ya da denizin keyfini çıkardılar ve ben de İstanbul'a dönünce gezintrek  ekibiyle keşfetme fırsatını buldum..İyi ki gitmişim diyorum..İstanbul'a bu kadar yakın ve bu kadar doğal bir yer bulduğuma çok şaşırdım..Tek kelimeyle muhteşem..
İstanbul Şile yolu üzerinden Ağva yolunu takip ediyorsunuz. Ağva yolundan Kandıra tabelasını takip ederek, Bağırganlı köyüne ulaşıp.Köyden sonra da 5 km toprak  yoldan giderek ulaşıyorsunuz..Sardala Koyu, İstanbul Sınırının bittiği, Kocaeli sınırının başladığı Karadeniz kıyısında yer almaktadır. İstanbul'a 2 saat uzaklıkta olup, yol yemyeşil bir manzara eşliğinde devam ediyor...Koy bakir bir koy ve tesis bulunmuyor , onun için yanınıza yiyecek ve içeceklerinizi almayı unutmayın..Şile ayrımında marketler bulunuyor oradan da temin edebilirsiniz..Orada sadece denize girmedik çevreyi de keşfetme ve fotoğralama imkanı bulduk...

Önce kendimize güneşlenip, dinleneceğimiz yer bulup, sonra Sardala'yı keşfe çıktık..Koy etrafında dolanarak arka taraftaki cennet koyuna ulaştık..Kaya içinden denize giriyorsunuz muhteşem bir atmosfer..




Cennet Koyunda kısa bir yüzme molasından sonra, yolumuza devam ederek tırmandık ve "korsan kayalıkları" diye isimlendirdiğimiz yere geldik..

Kayalıkların sonundaki " Korsan Mağarasını" keşfimiz ayrı bir keyifti. Karadeniz'in eşsiz güzelliği ve doğanın sesi insanın ruhunu dinlendiriyor..

 Kayalıkların üst yolundan arka tarafına doğru yürüyüşe devam ederek
 çok güzel bir küçük koya ulaştık..İnanılmaz bir manzara ve inanılmaz berrak bir deniz....


 Biraz deniz keyfi biraz yürüyüş keyfi iki saatlik keşfimizi tamamlayarak tekrar plaja döndük..Plaj için mutlaka şemsiye alın, eğer almazsanız benim gibi yanıp kızarırsınız..Biraz kitap keyfi, biraz yüzme keyfi yaparak günü sonlandırdık..

Şehrin kalabalıklığından uzaklaşıp, bir günlük de olsa huzur bulacağınız bir yer.. Ben keyif aldım, giderken çay ya da kahve termosunuzu almayı nutmayın..Gün batımını izlemek de güzelmiş ama biz saat beş gibi ayrıldı..Sizler çadır kurarak gün batımı izleme keyfini de yakalarsınız..Yanınıza fotoğraf makinanızı alın derim..Çevreyi yürüyün ve keşfedin ve keyifli bir zaman geçirin...
  
GEZEREK ÖZGÜRLEŞMENİZ DİLEĞİYLE......
KEYİFLİ GEZİLER DİLİYORUM.



SALDA GÖLÜ

           TÜRKİYE'NİN MALDİVLERİ SALDA GÖLÜ
Salda Gölü; Fethiyede'ki Dont yaylasına( Annem'in yaylası) 1,5-2 saat uzaklıkta olup, her yıl gitmek isteği duyduğum ama bir türlü gidemediğim bir gölümüz..Ve nihayet 2017 yazında gidip görme ve keyfini yaşama şansını yakaladım..Önce biraz Salda Gölü hakkında bilgi vermek istiyorum..Burdur'un Yeşilova ilçesinde, ilçe merkezine 4 km. uzaklıkta, ormanla kaplı tepeler, kayalık araziler ve küçük alüvyal ovalarla çevrili hafif tuzlu karstik bir göldür. Göller bölgesi içindedir.184 metreye varan derinliği ile ülkemizin en derin ikinci gölü olma özelliğine de sahiptir.Beyaz kumu,turkuaz rengi,temiz suyu ile görülmeye değer ve son yıllarda da turistlerin yeni gözde yerlerinden biridir..
Gölde magnezyum yüklü beyaz kayaların benzeri Mars’ta da var. Bu özelliğe sahip Dünya’da iki yerden biridir.,

Gölün içeriğinde bulunan mağnezyum, soda ve kil sayesinde cilde iyi geliyor ve sivilcelere de iyi geliyor..Çevresinde kamp alanları kurulup, kuş gözlemi yapılabiliyor ..Ayrıca bisiklet turları da düzenleniyor..
Gezimize Fethiye Antalya yolu üstündeki DONT YAYLASI'ndan başladık, Çavdır,Söğüt,Tefenni, Karamanlı yolunu takip ederek , Karamanlıdan Yeşilova -Salda Gölü tabelasını takip ettik..ve 1,5-2 saatlik yolculuktan sonra Yeşilovâ'ya ulaştık..
Yeşilova;Burdur'un en eski yerleşim yerlerinden biridir.İlçeye varınca sanki 10-20 yıl öncesinde yaşayan bir yer izlenimi verdi ve pazar kuruluydu, biraz pazarı dolaşarak çevreyi keşfetmeye çalıştık..


Yeşilova'nın yumurtalı kıymalı tostu meşhurmuş ve en iyi yapan yerlerden biri Gül Tost olduğunu öğrenerek, tostlarımızı yaptırıp, paketlettik ve Salda Gölü kıyısında yemek için yola koyulduk..Gölün uzaktan da insanı büyüleyen bir havası var..
kıymalı yumurtalı tost



Halk Plajı ya da Orman Bakanlığı Tabiat Parkını tercih edebilirsiniz..Biz Orman Bakanlığının kampını tercih ettik..Tesis de  duş ve tuvaletler ve çam ağaçları altında piknik masaları mevcut.Çevre halkı burada piknik yaparak, mangal  keyfi yapıyorlar..



Göl Maldivlere gelmiş hissi uyandırdı ve göl keyfini yaşamak için kendimizi gölün serin sularına attık..Evet göl oldukça serin diyebilirim, çok derin deği, zaten derinliğe gitmek tehlikeli olabileceği için biz kıyıda yüzmeyi tercih ettik..

Mavide kaybolmak bu olsa gerek..Güneşlendik, gölün etrafında yürüdük, serin sularda yüzdük ve çok keyifli birgün geçirdik.......
Duşlarımızı alarak, Yeşilova'ya "Burdur Şiş" yemek için yola koyulduk.....Daha önce hiç Burdur Şiş yememiştim ama tek kelimeyle nefis..Kesinlikle tavsiye ederim..Esnaf Lokantası Fatih Şiş'te yedik ve oldukça lezzetliydi..
 Yemekten sonra harika doğa eşliğinde dönüş yolu başladı..Memlekette doğası da harika..Çevreyi keşfetmek lazım..

GEZEREK ÖZGÜRLEŞMENİZ DİLEĞİYLE
KEYİFLİ GEZİLER............