16 Ekim 2016 Pazar

GÜNÜBİRLİK İSTANBUL TURU: GALATADAN KIZ KULESİNE ADIM ADIM

GALATA KULESİNDEN KIZ KULESİNE KISA YOLCULUĞUMUZ
Yaklaşık  iki ay Fethiye'de kalınca İstanbul'un  görülecek yerlerinden olan Galata Kulesi, İstiklal Caddesini de özlemişim ve bu sonbahar havasında  günübirlik bir rota çizdim. Kartal'dan metroya binerek Kadıköy'e giderek kız kardeşimle buluştuk. İkimizde boğazı vapurla geçmekten ve tarihi vapurlara binmekten keyif alıyoruz.Vapura binmeden çıtır çıtır simitlerimizi de aldık. Çay, simit, martı sesleri ve boğaz kokusu....

Vapura bindik ve  güzel boğaz manzarası eşliğinde martı sesleri bizi takip etmeye başladı. Vapur ve martı bana göre İstanbul'un simgelerinden ve Bedri Rahmi Eyüboğlu' nun  şiiri aklıma geliyor.

İstanbul deyince aklima marti gelir
Yarısı gümüş, yarısı köpük
Yarısı balık yarısı kuş
Istanbul deyince aklıma bir masal gelir
Bir varmiş, bir yokmuş
                                         Bedri Rahmi Eyüboğlu


 Karaköy'de  vapurdan inerek, Galata Köprüsünü fotoğrafladık.Galata Köprüsü; 1994 yılında tamamlanmıştır ve Eminönü ve Karaköy'ü birbirine bağlamaktadır.

Karaköy’den Taksim'e çıkmak için yürüyerek kamondo merdivenlerine yöneliyoruz. Kamondo Merdivenleri : Kamondo ailesi adına 1850 yılında yapılan merdivenler  yaptırılmıştır.
Tabi ki yokuş çıkmak yoruyor ama sanat dolu sokaklar içinden geçerek  Galata Kulesine yürümek en iyi yöntem diyorum.







 Yukarı çıkarken küçük atölyeler, hediyelik eşya dükkanları, kafeler kendimi tatilde hissettirdi.Ve  Galata Kulesi karşımıza çıktı..Amacımız Galata Kulesine çıkmak.Buraya birçok gelmişliğim var ama hiç kuleye çıkmak kısmet olmadı ve kuleyi uzaktan her gördüğümde  bu eksikliğimi hissetmişimdir.

Galata Kulesi:Galata Kulesi dünyanın en eski kulelerinden biri olup, Bizans İmparatoru Anastasius tarafından 528 yılında Fener Kulesi olarak inşa ettirilmiştir. 1204 yılındaki IV. Haçlı Seferi'nde geniş çapta tahrip edilen kule, daha sonra 1348 yılında "İsa Kulesi" adıyla yığma taşlar kullanılarak Cenevizliler tarafından Galata surlarına ek olarak yeniden yapılmıştır. 1348 yılında yeniden yapıldığında kentin en büyük binası olmuştur.
Kulenin içine girerek bilet aldık.Giriş bileti kişi başı 10 TL.Asansörle belli bir yere kadar gidip, merdivenle kulenin seyir terasına ulaşıyoruz.






Kulenin etrafında dönerek İstanbul manzarasını doyasıya seyrettik, fotoğrafladık..
'Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!
Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer.
Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul!
Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.

                                      Yahya Kemal Beyatlı
Kulenin seyir terasının bir alt katında restoran yer almakta..İsterseniz İstanbul manzarası eşliğinde yemek yiyebilir yada kahvenizi yudumlayabilirsiniz.
Aşağıya inerek hemen kulenin karşısındaki kafe de kule manzarası eşliğinde çayımızı yudumladık.
Daha sonra İstiklal Caddesine doğru daracık Beyoğlu sokaklarında yürüyerek yolumuza devam ediyoruz. Farklı kültürleri kucaklayan İstiklal Caddesi  alışveriş mağazaları, sokak sanatçıları, sanat galerileri, renkli pasajlarıyla aklınıza gelebilecek her şeyin dükkanı  olan mutlaka görmeniz gereken bir semt..Tarihi pasajlarını muhakkak gezin Atlas Pasajı, Halep Pasajı ve Aznavur Pasajında fark ürünleri, çantalar, otantik aksesuar ve takıların farklı modellerini bu pasajlarda bulabilirsiniz

İstiklal Caddesi'ne çıkarak cadde boyu yürümeye devam ettik. İstanbul'un en eski semtlerinden 
biri olan Beyoğlu'nda Tünel ile Taksim Meydanı arasında uzanan ve 19. yüzyılın sonlarından beri Türkiye'nin en ünlü caddelerinden biri olma vasfını koruyan cadde. 1.400 metre uzunluğundaki caddenin orta noktası Galatasaray Lisesi'nin yanından geçen Yeniçarşı Caddesi'nin caddeyi kestiği 
ve 50. Yıl Anıtı'nın bulunduğu yer kabul edilir.Cadde üzerinde sağımızdaki St. Antuan Katolik 
Kilisesine yöneldik.
St. Antuan Katolik Kilisesi: İtalyan neo-gotik stilinde 1912 yılında inşa edilmiş olan kilise
 aynı zamanda İstanbul'da bulunan en büyük kilise ve en kalabalık Katolik kesimine ait kilise durumundadır.





Cadde de ilerleyerek Taksim Cumhuriyet Anıtına geldik.Taksim Cumhuriyet Anıtı Taksim Meydanı'nda bulunan , İtalyan heykeltıraş Pietro Canonica tarafından yapılan anıt 1928'de tamamlanmıştır. 8 Ağustos 1928'de açılan anıtın, kaide ve çevre düzeni mimar Giulio Mongeri tarafından yapılmıştır.
 
Taksim Cumhuriyet Anıtı'ndan çıkarak  yönümüzü AKM 'ye ve oradan İnönü Stadyumu’na doğru inen Gümüşsuyu Caddesi’ne  çevirdik. Dolmabahçe Sarayı arası yaklaşık olarak 1 km’dir.İnönü Oradan sağ taraftaki parkın merdivenlerinden aşağıya inerek Dolmabahçeye doğru yolumuza devam ettik.Parkın manzarası güzel ama pek bakımsız...

Karşımıza Vodofone Arena Çıkıyor.Yapıldıktan sonra ilk defa görme fırsatını da buldum.Umarım maç seyretme fırsatı da bulurum.
Dolmabahçe Sarayının hemen girişindeki denizin kıyısında bulunan kafe aklıma geliyor. Burası kahveni içip denizi seyredebileceğim güzel mekanlardan biri. Dolmabahçe Saat Kulesi  bizi karşılıyor
Dolmabahçe Saat Kulesi, Bezmi Alem Valide Sultan Camii ile Dolmabahçe Sarayı'nın Saltanat Kapısı arasında yer alır ve 1890-1895 yılları arasında Sultan II. Abdülhamit tarafından yaptırılmıştır.Kuledeki saatler Fransa’dan getirilmiş. Saatçibaşı John Meyer, Paul Garnier markalı saatleri dördüncü kat alınlıklarına, makinaları da üçüncü kata yerleştirmiş. Deniz tarafındaki saat ayrı, diğer üç taraftaki saatler aynı anda kuruluyorlardı. 1979 Yılında, saatler kısmen elektronik sisteme çevrilmişler.
Kahvemizi sipariş ederek Üsküdar'ı, vapurları ve martıları seyre koyulduk.
Kahve keyfinden sonra yürüyerek Ortaköy'e yöneldik..Yürüyüş yolu olarak çok güzel bir yer ama araba gürültüsü keyfinizi bozabiliyor.

Ortaköy;, Boğaziçi Köprüsü'nün Avrupa ayağının altında bir konumda yer alan semt, renkli pazarı, Boğaziçi Köprüsü manzarası,Ortaköy Cami ve kumpiri ile görülmeye değer.Biz Ortaköy Sahiline yürüdük ve bir banka oturduk..Güneş, deniz ve önümüzdeki sandallar ile Ortaköy Cami manzarası iyi ki gelmişiz duygusu uyandırdı..

Biraz vakit geçirdikten sonra sokak tezgahlarını gezerek birkaç takı aldık ve Boğaziçi Köprüsü manzarası için Caminin önünden sahile doğru yola devam ettik.
,
Yorgunluk hissetmeye başlayınca vapura doğru yöneldik ve Üsküdar vapuruna bindik.15 dakika sonra Üsküdar'daydık.Üsküdar iskelesine yakın saat dikkatimizi çekiyor ve hemen önünde poz verdik.

Sahilden yön,sevgililer sıralanmış....Biz yolumuza devam ediyoruz.

Sahil boyu yürümeye devam edince karşımıza Kız Kulesi manzarası çıkıyor.Kız Kulesi:
Geçmişi 2500 yıl öncesine dayanan bu eşsiz yapı, Antik çağda başlayan geçmişiyle, Bizans`dan Osmanlıya, tüm tarihi dönemlerde var olarak günümüze kadar gelmiştir.Çok eski tarihi geçmişi olan Kız Kulesi, bir zamanlar, Boğazdan geçen gemilerden vergi alınmak maksadı ile kullanılmıştır. Kule ile Avrupa Yakası boyunca büyük bir zincir çekilmiş ve gemilerin Anadolu Yakası ile Kız Kulesi arasından geçişine (o zamanlar gemi boyutları küçük olduğu için geçebilmekteydi) izin verilmiştir. Bir süre sonra Kule, zinciri taşıyamamış ve Avrupa Yakasına doğru yıkılmıştır. Kuleden suyun içine bakıldığında yıkıntıları görülmektedir.





Gün batımı görülmeye değer..Biz de gün batımını seyrettik..Bir günlük İstanbul turumuz çok güzel geçti , adım adım gezerek en çok bilinen yerleri fotoğraflamaya çalıştık..
Bol rotalı ,keyifli günler dilerim..
Gezerek özgürleşmeniz dileğiyle...Sevgiler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder