Hafta sonu Cumartesi günümüz ailecek gezmek için çok uygundu..Ne zamandır Ballıkayalar aklımda olan bir rota ama fırsat bulamamıştım..Öğleye doğru ani bir kararla hazırlandık,en rahat yürüyüş kıyafetlerimizi giydik, yanımıza meyve, kuru yemiş ve su alarak yola çıktık..Navigasyon yaklaşık 35 km ve 30- 40 dakikalık yol gösterdi. İstanbul – İzmit yönünde D–100 kara yolundan Gebze’yi geçtikten hemen sonra solda Tavşanlı, Ballıkayalar tabelasından sağa döndük. Tavşanlı köyü tabelasını görüp köye doğru ilerledik ve daha sonra da Ballıkayalar rotasını takip ederek vardık.
İstanbul'a en yakın doğa yürüyüşü ve kaya tırmanışı alanlarından birisi olan Ballıkayalar içinden dere akan küçük bir kanyondur. Ayn zamanda kamp ve kaya tırmanışı yapanların favori yerlerindendir. Dağcılar ve izcilerin antrenmanlarını yaptıkları bir Milli Parktır. Burada birden fazla trekking parkuru vardır. En çok rağbet edilen iki parkurdan birincisi kanyonun üstünde ilerlenen ve kampçıların, kaya tırmanışı sporu yapan tırmanışçıların içinden geçendir. İkinci yürüyüş parkuru ise kanyonun içinden dere boyundan gidilendir. Biz dere boyundan gidileni tercih ettik.Parkın girişindeki yere arabamızı park ettik.Otopark için 10 TL ödedik..Milli parka giriş için ücret alınmadı. Girişteki göleti ve etrafındaki piknik masalarını görünce sabah erken gelip burada kahvaltı yapmadığımız için üzüldüm..Kahvaltılıkları yanınızda getirmeniz gerekiyor çünkü herhangi bir büfe ya da restoran bulunmuyor.
Girişteki gölette ördekler, kaplumbağalar, farklı birkaç kuş dikkatimizi çekti.Küçük iskelede fotoğraf çektik ve biraz vakit geçirdik.Doğa harika gözüküyor.İstanbul dan uzaklaşmak ve doğa ile baş başa kalmak isteyenler için gerçekten harika bir yer..Öyle çok uzağa gitmeye de gerek yok..Burası İstanbul'a çok yakın...
Biz dere içindeki yürüyüş parkurundan gitmeye karar verdik.Çünkü dere boyun ilerlerken çeşitli yükseltilerden, küçük göletlerden ve dereden geçiş yapılmaktadır. Bunun eğlenceli ve maceralı olacağını düşündük. Dere boyu yürürken sık sık kayalar önümüze çıktı..Biraz atlamayı, zıplamayı sevmek gerekiyor.
Kanyonun içine girip yürümeye başladık biraz ilerleyince sağımızdaki kayalıklarda dağcıların tırmanış antrenmanları yaptığını gördük.Tabi ki onları fotoğrafladık.
Küçük küçük göletler,ağaçlar, dökülmüş yapraklar, kayalıklar ve dağ çilekleri....Benim için harika bir gün..Çocuklar gibi yoksa keçi gibi zıplaya atlaya yürüyüşümüze devam ettik..Amacımız şelaleye kadar yürümek ve orada biraz vakit geçirmek.Ama kayalıklar karşımızı sık sık çıktığı için hızlı yürüyemedik..Dikkatli bir şekilde kayalıkları geçerek patikalara ulaştık.
Giyeceğiniz ayakkabının doğa yürüyüşü için uygun olanını seçiniz aksi takdirde kayalıklar kaygan hale gelebilir.
Karşımıza çıkan göletlerde balık tutan kişilere rastladık, balık tutma hobisi olanlar içinde güzel yerler. Göletler gerçekten doğanın içinde muhteşem görüntüler oluşturuyor.
Şelaleye ulaşmak biraz zorlaşmaya başladı.Kayalıklardan geçerek yola devam etmek gerekti..
Bizimkiler daha fazla tırmanmanın tehlikeli olacağını düşündükleri için şelaleyi görmekten vazgeçip, dinlenmeye karar verdiler. Ben kolay vazgeçenlerden değilim ve kayalıklardan tepeye tırmanarak, şelaleyi tepeden fotoğraflamaya karar verdim.
Ballıkayalar ile ilgili biraz daha bilgi vermek istiyorum. Ballıkayalar vadisinin uzunluğu 1.5 kilometre genişliği ise 50-80 metre arasında değişmektedir. Vadinin yüksekliği kuzeyden 5 ile 10 metre arasında başlayıp, güneyde vadinin yüksekliği 80-100 metre arasına kadar çıkmaktadır. Ballıkayalar vadisi kuzeyden güneye vadi içerisinden akan Ballıkaya Deresi ve Depremler sonucu kireç taşlarının oyulması ile oluşmuştur.
Havada kara bulutların sayısı artmaya ve bize yağmurun başlayacağı işaretlerini verince geri dönmeye karar verdik.
Etrafı fotoğraflayarak geri dönüşümüz başladı.Gri bulutlar muhteşem bir görüntü oluşturdu.
Gezerek özgürleşmeniz dileğiyle, bol rotalı günler dilerim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder