15 Mayıs 2016 Pazar

HAFTA SONU ROTAMIZ ; HEYBELİADA


    
Prens adalarının içinde  doğasıyla beni  büyüleyen Heybeliada bugün yine yürüyüş rotamız oldu. Hem tarihi hem de doğal güzellikleriyle, adanın etrafında yürümekten keyif alacağımızı düşünerek, Kartal'dan deniz motoruna binerek adalara doğru yola çıktık.


Kartaldan motor önce Büyükada'ya ve sonra Heybeliada'ya uğruyor ve yaklaşık yarım yarım saat sürüyor. Motordan Heybeliada için önemli olan Deniz Lisesini görüyorsunuz. Motorda inince sol tarafa Deniz Lisesinin olduğu yöne doğru yürüyüp, yukarı doğru kıvrılıyoruz. .Kafeler, restorantlar ve dükkanlar arkamızda kalıyor. Sağımızdaki tarihi evlere hayran kalarak , seyrediyoruz.
























Bahriye Nezareti Çeşmesi görerek sola doğru yürümeye devam ediyoruz. Sol tarafımızda askeri alan
sağ tarafımızda yemyeşil orman eşliğindeki yokuşu yavaş yavaş tırmanıyoruz.



Solumuzda kalan Büyükada'ya el sallıyoruz. Amacımız aynı zamanda piknik yapmak olduğu için en güzel yeri bulmaya çalışıyoruz ve solumuzdan bir patikadan aşağıya deniz tarafına doğru yürüyoruz. Kendimize sessiz, manzaralı, kuşların şarkı söylediği,rüzgarın estiği kuşların bol olduğu bir yer buluyoruz.



Piknik yaptığımız yerden bakınca uzakta Sanatoryumu görebiliyorduk. Piknikten sonra yürüyüş rotamıza devam ettik .

Karşımıza Atatürk tarafından kurulan  Heybeliada  Sanatoryumu; Çam Limanı'nına bakan bir tepede İsviçre'deki bir sanatoryum model alınarak inşa edilmiştir. Sanatoryum 2005 yılında kapatılmış ve terkedilmiş bir şekilde tepede durmaya devam ediyor. Arkamıza Sanatoryomu bırakarak Çam Limanına doğru yürüyüşümüze devam ettik.













Çam Limanında küçük bir kafe karşımıza çıktı. Kafede biraz dinlenip, Türk Kahvemizi içerek, etrafı seyretme imkanı bulduk.


Kahveler içildikten sonra tekrar yürüyüşümüze döndük. Atla adayı turlayanların bile durup, fotoğraf aldığı Çam Limanını tepeden seyrediyoruz. Fotoğraf çekiyoruz. Gerçekten kadrajımıza giren doğa müthiş gözüküyor.

Atla  ya da Bisikletle de Heybeliada'yı dolaşabilirsiniz. Ama bir hayvan sever olarak, atların eziyetini görünce yürümek ya da bisiklet benim tercihimdir.

Hem limanı hem de Sanatoryumu buradan rahatlıkla görüp, fotoğraflayabilirsiniz. Yürüyüş rotamıza devam ediyoruz. Koyun bir tepesinde Sanatoryum, diğer tepesinde Terki Dünya Manastırı yer alıyor.




Terki Dünya Manastırı;1862 yılında Arsenios adında bir keşiş tarafından kuruldu. 1894 yılındaki büyük deprem sonucu Terk-i Dünya Manastırı yıkıldı. Ve bir yıl içinde daha büyük bir şekilde yeniden inşa edildi. Girişte hemen solda bir keşişin mezarı bulunuyor. Manzarası güzel ve bahçesinde oturup bir çay içebilirsiniz.

Manastırdan çıkıp, yolumuza devam ediyoruz. Burgazada görünmeye başlıyor. Sol tarafta tabelalar dikkatimizi çekiyor. Kuşların kuluçka alanı olduğu yazıyor.






Sol tarafımızda Bozcaada manzarasıyla, sağ tarafımızda orman ve kuş sesleriyle, İstanbul karmaşışından uzak olmak insanın ruhuna ve bedenine iyi geliyor.

Sağ tarafta ada evleri görülmeye başlayınca Heybeliada merkeze yaklaştığımızı anladı. Sağlı sollu tarihi ada evleri sıralanıyor. Sağ tarafta Heybeliada Ruhban okulunu da görüyoruz ve gün bitmeden oraya gidebilir miyiz? diye düşünmeden edemiyoruz.



Halki Palas Otel

Manastıra gitmek için sol taraftan sokağa giriyoruz. Yönümüz Değirmen Burnu'na doğru devam ettik.


Heybeliada Anadolu Lisesinin önüne çıkıyoruz.. Önce sağa sonra da Ümit Tepesi tabelasıyla yukarıya doğru tırmanmaya başlıyoruz.


Solumuzda yine Bozcaada manzarası ve doğal bir güzellikle karşılaşıyoruz. Tırmanmaya devam edip, sağa döndük ve sonunda manastıra ulaştık.
 Ayatriada Manastırı:Lisesi, kilisesi, kütüphanesi, ikonaları, mezarlarıyla  önemli olan bu manastır, İstanbul Patriği Aziz Fotios tarafından 9’uncu yüzyılda kuruldu. Ortodoks inancına göre kutlanan 6 Şubat’taki Aziz Fotios Yortusu, manastırın da kuruluş bayramı. Ayatriada Manastırı, Hıristiyanlığın Kutsal Üçlüsü’ne, baba-oğul-kutsal ruha, ithaf edilmiştir.





Manastırın önünde, sağ tarafta bulunan patikadan Merkeze doğru inmeye başlıyoruz.,

Heybeliada' yı ve Büyükada'yı  tepeden seyredebileceğiniz bir noktasına geliyorsunuz. Gerçekten manzara müthiş....
Biraz merkezde vakit geçirmek için yolumuza devam ediyoruz ve kendimizi Zeybek Sokakta buluyoruz. Bir Egeli olarak sokaklara Zeybek ve Efe isimlerinin verilmiş olması gururumu okşuyor.

Heybeliada'nın sokaklarında dolaşarak, betonlaşmamış, doğal duran evlerine bakarak geziniyoruz.


















Bence adaya gelmek için en güzel mevsim İlkbahar ve sonbahar. Bisiklet kiralayabilirsiniz.. Kalabalık değil ve bu da bana iyi geldi.. Peki ada da ne yenir derseniz.. Benim daha önce kahvaltısını ve mezelerini denediğim restorantı tavsiye ederim..










Sahilde tabi ki tercih edebileceğiniz başka mekanlarda bulunmakta.. Kartal'a dönüş için motorun 5 dakika sonra kalkacağını öğrenince biletlerimizi aldık. Denizden adayı seyrederek yavaşça Kartal'a doğru yol aldık.. Sakin ve keyifli bir günden sonra İstanbul'un kalabalığı bizi bekliyordu.. Başka bir zaman adaya gelmek ümidiyle;      
   Nilüfer Mayıs 2016








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder